İçeriğe geç

Kabus Füruzan kimin eseri ?

Kabus Füruzan Kimin Eseri?

O Anı Hatırlıyorum

Bir akşamüstü, Kayseri’nin soğuk, gri sokaklarında yürürken, cebimdeki kitap beni biraz olsun ısıtmaya yetiyordu. Kitapçıda gözümün gördüğü, sadece kapağı değil, içinde saklı olan dünyaydı. Bir süredir “Kabus Füruzan kimin eseri?” sorusunun cevabını öğrenmek istiyordum ama bir türlü fırsatım olmamıştı. O kitapla karşılaştığımda içimde bir heyecan uyandı. Adını duymuştum, birkaç kez de sosyal medyada görmüştüm ama nedense bir türlü o gizemi çözememiştim. O gün, o soğuk havada, içimdeki merak bir patlamaya dönüştü. Kitabı alıp eve geldim, içim içimi yedi.

Füruzan… Kimdi bu kadın? Bu eseri yazarken neyi hissetmişti? Ve ben, o kitabı okumaya başlar başlamaz, bir şekilde Füruzan’ın dünyasına çekildim. Onun gibi düşündüm, onun gibi hissettim. Yalnızlık ve kaybolmuşluk, en derin hislerimdi o günlerde.

Kitabın İlk Sayfalarındaki Şok

Kitabın ilk sayfalarını okurken, sanki bir yokuşun başındaydım ve sadece yavaşça inmeye başlamıştım. Füruzan’ın kelimeleri, bir yandan ağır, diğer yandan çok hızlı bir şekilde zihnime hücum ediyordu. O anları hissetmek, sanki bir insanın ruhunun derinliklerine, karanlıklarına inmek gibiydi. Başkarakterin içsel çatışmaları, bir anda bana da yansıdı. O kadar derin, o kadar acıydı ki… Birçok şeyi sormak, cevaplar aramak istemiştim ama kitap boyunca bunlar sadece kaybolup gitti.

Kitapta geçen “kabus” kelimesinin anlamı birden netleşti. Füruzan, sadece kelimelerle değil, yaşamın içindeki karanlıkla da savaşıyor gibi görünüyordu. Karakter, hem dış dünyaya hem de kendi iç dünyasına karşı bir tür kaçış içindeydi. O an, baş karakterin hayatındaki o kopukluk, o depresif anlar beni benden aldı. Ben de ne kadar kaybolmuş hissediyorsam, o da bir o kadar kaybolmuştu.

İçim sıkıldı. Kalbim daraldı. Çünkü, bir bakıma Füruzan’ın yazdığı bu eser, başkalarının yaşadığı kabusların bizim kabusumuza dönüştüğünü gösteriyordu. Yaşanan her şey birikiyor, bir gün patlıyor ve bir hiç uğruna karanlık, zihni sarıyor. Ben de aynı soruları sormaya başladım: Gerçekten iyiyim, ya da sadece bu karanlıkta kaybolmuş biriyim? Kitabın her sayfası, bu soruyu daha da derinleştiriyordu.

Hayal Kırıklığı ve Umut

Okudukça, karakterlerin düşüşleri beni fazlasıyla etkiliyordu ama bir yandan da ümit ışığı gördüm. Füruzan, karanlıkta bir umut arayanların yazarıydı. Karakterlerin yaşadığı bu hayal kırıklıkları, aynı zamanda bir yeniden doğuşun, bir kendini buluşun başlangıcıydı. Çünkü, hayatın en karanlık anlarında bile bir ışık arayışı vardır. Kitabın içinde, kelimelerin ve olayların arasında çok ince bir şekilde yerleşmiş olan umut, o kadar güçlüydü ki. Füruzan bunu öyle zarif bir biçimde yazmıştı ki, her cümlede bir “belki” ışığı vardı.

Bununla birlikte, bir yerlerde bir kaybolmuşluk, bir kopukluk vardı. Ama bir o kadar da yeniden var olma çabası vardı. Şu an kendimi ne kadar kaybolmuş hissediyorsam, belki de Füruzan’ın yazdığı karakterler gibiyim. Kaybolduğumda, bana bu hayal kırıklıkları gibi gelen şeylerin bir anlamı olabilir mi? Kitap, bana bu soruyu sordurdu. Zihnimde dönen binlerce düşünceye, bir cevap aradım ama hiçbir şey kesin değildi. Tıpkı Füruzan’ın yazdığı gibi, hayat da tam olarak ne olduğunu bilmediğimiz bir serüvendi.

Kitap Bittiğinde…

Kitabın sonuna geldiğimde, biraz daha güçlü hissediyordum ama aynı zamanda bir eksiklik vardı. Füruzan, beni bir dünyaya götürüp tekrar geri getirmişti. Kitabın sonu, aslında bir son değildi. Tüm karakterlerin hayatı, sonrasında belirsizdi. Kitap bitti ama hikâye hiç bitmedi. Hayat, bizimle birlikte yaşanıyor, her an yeniden şekilleniyor. Ve bence Füruzan da bunu anlatmak istemişti.

Bu kadar derin bir hikâyeyi okuduktan sonra, içimdeki kaybolmuşluğu hissettim ama aynı zamanda her şeyin başka bir yönüyle de var olduğunu fark ettim. Hayal kırıklıklarının ve karanlıkların içinde bir umut ışığı vardı. Bu kitap, bana yaşamı farklı bir açıdan görmeyi öğretti. Füruzan’ın yazdığı “Kabus”, hayatın, insan ruhunun ne kadar kırılgan ve aynı zamanda güçlü olabileceğini anlatıyordu.

Kabus Füruzan Kimin Eseri?

Sonunda öğrenebildim ki, “Kabus”, Füruzan’ın eseriydi. Belki de bu kitabı bir başkası yazsaydı, hissettiklerim farklı olabilirdi. Ama Füruzan’ın sözleriyle, o karakterlerin duygularıyla buluştum. Onun dilinden, bir insanın içindeki karanlıkla tanıştım. Sadece kendi içimdeki kabusla değil, başkalarınınkiyle de yüzleştim. Füruzan’ın eserinin bana verdiği şey, bir kitap değil, bir yaşam dersiydi.

Bir kitabı bitirmek, her zaman bir son değil. Her bitiş, aslında başka bir başlangıcın habercisidir. Füruzan’ın “Kabus” eseri de bana bunu öğretti.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

mecidiyeköy escort
Sitemap
403 Forbidden

403

Forbidden

Access to this resource on the server is denied!